Soru : “Her inen ayette Müslüman’ın uyması gereken bir hüküm vardır. Bu hüküm ya açıktır ya da onda gerçek hükmün yolunu gösteren bir delalet vardır. Açık bir hüküm mevcutsa buna uymak gerekir. Eğer açık bir hüküm mevcut değilse olayın hükmü içtihat ile tespit edilir…” (Şafii, er-Risale, 477) Bu sözü içtihadın kapsamı ve sınırlılığı açısından yorumlayınız.
Ödev cevabı kısaca : Bu söz, içtihadın yalnızca açık hüküm bulunmayan konularda yapılabileceğini; vahyin belirlediği alanın dışına çıkamayacağını ifade eder. Yani içtihadın alanı geniştir ancak sınırı Kur’an ve sünnettir.
İmam Şafii’nin bu sözü, içtihadın hem kapsamını hem de sınırlarını belirleyen temel ilkeleri vurgular:
1. Açık hüküm bulunan konularda içtihat yapılamaz.
Bir ayet veya sahih hadis bir konuda kesin, açık ve bağlayıcı bir hüküm koymuşsa, Müslümanlar bu hükme uymakla yükümlüdür.
Bu alanlarda içtihat yapılamaz ve yeni bir yorum üretilemez.
2. İçtihadın alanı, açık hükmün olmadığı meselelerdir.
Eğer bir konuda:
- Açık bir ayet yoksa,
- Sahih bir hadis yoksa,
- Veya hüküm açık bir şekilde belirlenmemişse,
işte bu durumda içtihat devreye girer.
3. İçtihadın amacı, vahyin gösterdiği çerçevede doğru hükme ulaşmaktır.
İçtihat, sınırsız bir serbestlik değildir.
Kur’an ve sünnetin delalet ettiği temel ilkeler çerçevesinde yapılmalıdır.
4. İçtihadın sınırı vahiydir.
Müçtehid, kendi görüşünü vahyin yerine koyamaz; sadece vahyin işaret ettiği yol üzerinden çözüm üretir.
Sonuç olarak: Bu söz, içtihadın gerekli ve değerli olduğunu, fakat vahyin belirlediği sınırları aşamayacağını ifade eder.
İctihad; boşluk doldurur, hüküm koymaz.
Asıl hükümler Allah’a, açıklayıcı hükümler Hz. Peygamber’e, detaylandırma ise içtihada aittir.