2. Tema Ölçme ve Değerlendirme Soruları ve Cevapları
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 143
Soru 1) Mithat Cemal Kuntay’ın dinlediğiniz/izlediğiniz anıyı yazma amacı nedir? Yazınız.
Cevap: Mithat Cemal Kuntay, Mehmet Akif Ersoy’un sözünde durma konusundaki kararlılığını ve dürüstlüğünü okuyucuya aktarmak amacıyla bu anıyı yazmıştır.
Soru 2) Dinlediğiniz/izlediğiniz anıda Mehmet Akif Ersoy için kullanılan “Akif için kelimelerin mefhumu tek, bu mefhumların rengi tekti.” ifadesinden yola çıkarak Mehmet Akif Ersoy’un kişilik özellikleri ile ilgili çıkarımlarınızı yazınız.
Cevap: Bu ifade, Mehmet Akif Ersoy’un dürüst, net, kesin ve kararlı bir insan olduğunu göstermektedir. Her sözcüğe verdiği anlam açık ve nettir. Sözünden dönmeyen, doğruluktan taviz vermeyen bir kişilik yapısına sahiptir.
Soru 3) Dinlediğiniz/izlediğiniz anıda yer alan açık ve örtük iletileri yazınız.
- Açık İleti: Mehmet Akif Ersoy, güvenilir ve verdiği sözün arkasında duran bir insandır.
- Örtük İleti: Söz vermek büyük bir sorumluluktur ve şartlar ne kadar zor olursa olsun bu sorumluluğu yerine getirmek gerekir.
Soru 4) Dinlediğiniz/izlediğiniz anının ana fikrini yazınız.
Cevap: Bir insanın verdiği söz ne kadar zor ve imkânsız şartlarla karşılaşsa bile mutlaka tutulmalıdır. Çünkü söz, insanın onuru, şahsiyeti ve namusudur.
Soru 5) Dinlediğiniz/izlediğiniz anıda Mithat Cemal Kuntay’ın duygusal durumunda hangi değişimler olmuştur? Bu duygu değişimlerinin anının teması üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yazınız.
Cevap: Mithat Cemal Kuntay başlangıçta Mehmet Akif’in söz konusundaki bu kadar kararlı oluşuna şaşırır ve ona söz vermenin zor bir durum olduğunu düşünür. Zamanla bu tavra büyük saygı duyar ve hayranlık beslemeye başlar.
Bu duygu değişimi, anının ana fikrini pekiştirir. Çünkü okuyucuya verilen mesajın gücü artar:
➡️ Sözünü tutan insan, her zaman saygı duyulan insandır.
➡️ Söz namustur ve namusundan ödün verilmez.
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 144
Soru 6) Şiirlerin sizde uyandırdığı duyguları yazınız.
I. Metin – Necip Fazıl Kısakürek / “Veda”
Bu şiir, vedanın kaçınılmazlığını kabullenen ama içten içe büyük bir acı duyan birinin duygularını yansıtıyor. Ayrılığın verdiği sessiz bir sızı, hüzün, yorgunluk ve çaresizlik hissi uyandırıyor. Özellikle “Ümidim yılların seline düştü” gibi dizeler, tükenen umutları ve içsel çöküşü çok etkileyici biçimde hissettiriyor.
II. Metin – Orhan Seyfi Orhon / “Veda”
Bu şiirde ise ayrılık acısının daha yakıcı, isyan dolu ve gözyaşıyla yoğrulmuş yönü ön planda. Şair, ayrılığa hazır olmadığını ve vedanın travmasını kalbinin en derininde yaşadığını anlatıyor. Gözyaşı, pişmanlık ve ani bir yıkım hissi şiirin genel atmosferini oluşturuyor.
Soru 7) Şiirlerin adları, teması, şekil özellikleri aynı olmasına karşın bu iki şiiri farklı kılan özellikler nelerdir? Düşüncelerinizi yazınız.
Her iki şiirin adı “Veda”, temaları ayrılık ve hüzün, nazım biçimi de dörtlüklerden oluşan kafiye düzenli bir yapıdadır. Ancak aralarında belirgin farklar vardır:
| Farklılık Yönü | I. Metin | II. Metin |
|---|---|---|
| Duygu Yoğunluğu | Kabullenilmiş, sessiz ve ağır bir hüzün | Yakıcı, sarsıcı ve ani bir acı |
| Anlatım Tarzı | Daha içsel, metaforik imgeler | Daha doğrudan ve konuşma tarzına yakın |
| Bakış Açısı | Ayrılığı kabul eden bir ses | Ayrılığa isyan eden bir ses |
| İfade Gücü | Sakin, yavaş yavaş işleyen duygu | Patlayan duygular ve gözyaşı vurgusu |
Sonuç olarak; aynı tema olmasına rağmen şairlerin hissetme ve hissettirme biçimleri iki şiiri birbirinden tamamen farklı kılıyor.
Soru 8) Okuduğunuz Veda adlı şiirlerden hangisini daha çok beğendiniz? Düşüncelerinizi gerekçeleriyle yazınız.
Cevap: Ben II. Metin yani Orhan Seyfi Orhon’un “Veda” adlı şiirini daha çok beğendim. Çünkü şiirdeki duygular daha acı ve derin bir biçimde dile getirilmiş. Gözyaşının bir alev olarak tanımlanması gibi güçlü imgeler şiirin etkisini artırıyor. Şairin umut ile yıkım arasındaki çırpınışı, okura veda anının gerçek duygusunu yoğun biçimde hissettiriyor.
Bu nedenle ikinci şiirin anlatımı bana daha yakın ve etkileyici geldi.
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 147
9. Soru: Metnin konusunu yazınız.
Cevap: Metnin konusu; bir çocuğun ailesiyle birlikte yıllarca aradığı fakat hiçbir zaman bulamadığı Bizans definesine duyduğu merak, heyecan ve hayal kırıklığı ile zamanla bu hayallerin yerini gerçek hayatın gerçeklerine bırakmasıdır.
10. Metinden hikâye ve anıya ait özellikleri belirleyerek yazınız.
Hikâyeye Ait Özellikler
- Olay örgüsü vardır: mağarada define arama serüveni anlatılmaktadır.
- Kişiler ve mekânlar belirgindir: çocuk, ağabeyler, baba ve mağara.
- Zaman akışı vardır: çocukluk döneminden büyümeye kadar geçen süreç işlenir.
- Merak uyandırır ve okuyucuyu sürükler.
- Kurmaca öğeler yer alır (Bizans prensesi, define efsaneleri gibi…).
Anıya Ait Özellikler
- Yazar kendi çocukluk anılarını anlatır.
- Birinci kişi anlatımı kullanılmıştır: “Ben, ağabeyim, babam…”
- Gerçek hayattan izler taşır.
- Geçmiş zaman ağırlıktadır ve anıların bıraktığı duygu ön plandadır.
- Yaşanmış olayların üzerinden değerlendirme yapılır.
11. Sizce bu metin, hikâye türünde mi yoksa anı türünde mi yazılmıştır? Cevabınızı işaretleyiniz ve gerekçesini yazınız.
Anı - Gerekçe: Metin, yazarın çocukluğunda yaşadığı define arama serüvenini yıllar sonra anımsayıp anlatmasıdır. Olaylar gerçek yaşanmışlıklara dayanır, anlatım birinci şahısla ve geçmiş zamanla yapılmıştır. Ayrıca metinde, yazarın bu olaylara dair duygu ve düşünceleri de yer almaktadır. Bu yönleriyle anı türünün özelliklerini taşır.
12. Metinde Bizans definesini hangi karakterin bulmasını isterdiniz? Defineyi bu karakter bulsaydı hikâyenin akışı nasıl değişirdi? Düşüncelerinizi gerekçeleriyle yazınız.
Cevap: Bizans definesini babalarının bulmasını isterdim. Çünkü baba, yıllarca ailesinin mutluluğu için çalışmış, onları bu hayalin peşinden sürüklemiştir. Baba defineyi bulsaydı:
- Ailenin tüm hayalleri gerçekleşirdi.
- Yoksulluk yerine mutlu ve huzurlu bir yaşam olurdu.
- Çocuklar babalarını kahraman olarak görmeye devam ederdi.
- Hikâye, hayal kırıklığıyla değil; umut dolu bir sonla biterdi.
Ancak yazar böyle bir son yerine, define bulunamadığı için gerçek hayatın kaçınılmaz yüzünü göstermeyi tercih etmiştir. Bu da metne daha duygusal ve düşündürücü bir anlam katmıştır.
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 148
Soru 14) Anlam Arayışı Teması Hakkında Öğrendiğiniz Üç Bilgiyi Üçgenin, Bu Temada İlk Defa Karşılaştığınız Dört Temel Kavramı Karenin, Aklınıza Takılan Bir Soruyu Çemberin İçine Yazınız.
1. Öğrendiğim: Anlam Arayışı temasında yer alan şiirlerde veda, ayrılık, özlem ve hayatın anlamı gibi duyguların ön planda olduğunu öğrendim.
2. Öğrendiğim: Şiirler biçimlerine göre değil, içerik özelliklerine göre lirik, epik, satirik, didaktik ve pastoral gibi türlere ayrılır.
3. Öğrendiğim: Anılarda geçmişte yaşanan gerçek olaylar anlatılır ve bu metinler tarihî belge niteliği taşıyabilir.
Bu Temada İlk Defa Karşılaştığım Kavramlar
1. Kavram: Satirik Şiir — Eleştirel söyleyişi olan şiir türü
2. Kavram: Babürname — Türk edebiyatındaki ilk anı örneklerinden biri
3. Kavram: Kurmaca Metin — Gerçeklere dayanabilir fakat kurgulanarak oluşturulur
4. Kavram: Maupassant (Olay Hikâyesi) — Sonu merak uyandıran hikâye türü
Aklıma Takılan Soru
Ömer Seyfettin gibi genç yaşta edebiyat dünyasında büyük bir etki yaratabilmek için bir yazar nasıl bir hazırlık yapmalıdır?
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 149
Anlam Arayışı Teması: Öğrenme Günlüğü
Bu temada öğrendiğiniz en ilginç bilgi neydi?
Cevap: Bu temada en ilginç bulduğum bilgi, Mehmet Âkif Ersoy’un verdiği sözü yerine getirmek için ne kadar çaba harcadığı ve bu konudaki sarsılmaz dürüstlüğü oldu. Onun “söz namustur” düşüncesi, insanın değerlerinin hayatındaki yerini yeniden anlamamı sağladı.
Bu temada öğrendiğiniz hangi bilgileri günlük hayatınızda kullanabilirsiniz?
Cevap: Bu temada öğrendiğim en önemli kazanımlardan biri; insanın duygularını ifade ediş biçiminin sanat yoluyla daha etkili hâle gelebileceği düşüncesi oldu. Ayrıca şiir türlerini tanımam, okuduğum şiirleri daha bilinçli yorumlamama yardımcı olacak.
Hangi konu hakkında daha fazla bilgi edinmek isterdiniz?
Cevap: Şiir yazma teknikleri, imgelerin dili ve şairlerin duygu dünyaları hakkında daha fazla bilgi edinmek isterdim. Özellikle lirik şiirlerde duyguların nasıl yoğun bir ifadeye dönüştürüldüğünü merak ediyorum.
Anlam Arayışı temasına başlarken sahip olduğunuz duygu ve düşüncelerle tema sonundaki duygu ve düşünceleriniz arasında ne gibi değişiklikler oldu?
Cevap: Tema başında şiir ve anıların sadece edebî birer metin olduğunu düşünüyordum. Tema sonunda ise bu metinlerin, hayatın anlamını, insanın iç dünyasını yansıttığını, bizi geçmişle buluşturduğunu fark ettim. İstiklal Marşı’nın mısralarını daha iyi anlayınca, millî duygularım ve bilinç düzeyim de arttı.
Çalıkuşu Romanı Özeti ve Plan
Çalıkuşu Romanının Özeti:
Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” romanı, Feride adlı genç bir kadının hayatını ve mücadelesini konu alır. Annesini genç yaşta kaybeden Feride, teyzesinin yanında büyür ve İstanbul’daki Fransız okullarında eğitim alır. Zeki, hareketli ve cesur kişiliğiyle tanınan Feride’ye çevresindekiler “Çalıkuşu” lakabını takar.
Feride, teyzesinin oğlu Kamran’a aşık olur ve nişanlanırlar. Ancak, Kamran’ın başka bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrenince nişanı bozarak İstanbul’u terk eder. Anadolu’da öğretmenlik yapmaya başlayan Feride, zorlu yaşam koşullarına rağmen mesleğine bağlı kalır ve kendi hayal kırıklıklarıyla mücadele eder.
Yıllar sonra İstanbul’a döndüğünde Kamran’ın onu hep sevdiğini öğrenir ve hikaye, Kamran ile Feride’nin kavuşmasıyla sona erer. Roman, aşk, yalnızlık, fedakarlık ve kadınların toplumdaki yeri üzerine derin mesajlar içermektedir.
Okuma Planı:
- Okuma Öncesi: Çalıkuşu romanının yazarı ve dönemi hakkında bilgi edinilir.
- Okuma Sırası: Günlük tarzında yazılmış bölümler dikkatle okunur, karakterlerin duygusal değişimleri not alınır.
- Okuma Sonrası: Romanın ana fikirleri ve karakter analizleri tartışılır, metnin dönemin toplumsal yapısıyla ilişkisi değerlendirilir.
Not: Romanın ana teması olan aşk ve fedakarlık, Anlam Arayışı temasına önemli bir katkı sağlayacaktır.